Prof. Dr. Halit Özen, deprem durumunda ulaşım hareketliliğinin, güvenlik amaçlı, tahliyeden kaynaklı acil yardım-kurtarma amaçlı ve son aşamada da hasarın tespiti-onarımı amaçlı altyapı hizmetlerinin verilmesine ilişkin yolculuklar şeklinde olduğunu anlattı.
Özen, bu yolculukların iyi yönetilebilmesi, depremin sosyal ve fiziksel etkisinin azaltılması amacıyla hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.
“TOPLU TAŞIMAYA GEÇİLMELİ”
Özen, deprem öncesi, deprem anı ve sonrası göz önüne alınarak trafik yönetim çalışmalarının 3 aşamada gerçekleştirilmesinin önemli olduğuna değinerek, şöyle konuştu:
“Deprem meydana geldiği andan itibaren deprem bölgesinde artık afet kanunları geçerli olacağından öncelikle afet kanunlarına ilişkin kişilerin bilgilendirilmesi lazım. Kişisel yolculuklarda yolların tıkanmaması için toplu taşıma araçlarının kullanılması gerekiyor. Bu kapsamda kamuya hizmet eden, mesela taksi sürücüleri, toplu taşıma sürücüleri, raylı sistemi kullananlar ve altyapı hizmetlerinde çalışan araçların sürücülerinin tamamına, deprem anında nasıl hareket etmeleri gerektiğine yönelik eğitimler verilmeli.”
“AMBULANSLARIN HAREKET NOKTALARI BELİRLENMELİ”
Depremden sonra, 3 ila 7 gün boyunca tahmin edilmesi zor ve karmaşık bir trafik durumunun ortaya çıktığına dikkati çeken Özen, “Arama-kurtarma ve acil durum araçlarıyla, emniyeti sağlamakla görevli ekiplerin görev yerlerine erişimini hızlı bir şekilde gerçekleştirmek için trafik yönetiminin planlanması gerekmektedir. Bunu yaparken de ambulansların ilk çıkış noktasından afet alanına gidiş, afet alanından hastaneye gidiş ve aynı şekilde itfaiye araçları için bu güzergahların açık tutulmasına yönelik faaliyetlerin yapılması büyük önem arz ediyor.” dedi.
Ulaşım hareketliliğine ilişkin süreci, “iyileşme” ve “düzelme durumu” olarak tanımlayan ve bu süreçte artık insanların konutlarının etrafından uzaklaşarak daha güvenli alanlara gitmeye başlayacaklarını da aktaran Özen, toplanma alanlarının belirlenmesinden sonra da buralara ulaşımın nasıl gerçekleştirileceği ve bu noktadan tahliyelerin nasıl yapılacağının iyi incelenmesi gerektiğini dile getirdi.
“SAHİL YOLU İÇİN TSUNAMİ TEHLİKESİ “
Halit Özen, “Olası bir depremde İstanbul’da doğu-batı istikametinde, sahil yolu, D-100 karayolu, TEM Otoyolu ve Kuzey Marmara Otoyolu’ndan oluşan 4 koridordan en az ikisinin açık tutulması gerekiyor.” dedi.
Otoritelerce koridorların açık tutulmasını sağlayacak tedbirler üzerine çalışıldığını kaydeden Özen, en dikkat edilmesi gereken yolun sahil yolu olduğuna dikkati çekerek, “Çünkü denize çok yakın. Tsunami etkisinin ortaya çıkmasından dolayı deprem anında kullanılamayabileceği dikkate alınarak tasarımlarının yapılması önem arz ediyor.” diye konuştu.
“DENİZİ KULLANAMAYACAĞIMIZI BİLMELİYİZ”
Deprem anında, raylı sistem araçları gibi deniz yolu taşıtlarından da hizmet alamama durumunun söz konusu olabileceğine dikkati çeken Özen “Depremde en azından iki veya üç günlük bir süreç boyunca biz denizi kullanamayacağız. Bu süreçte denizi kullanmayacağımızı bilerek kendimizi buna göre tasarlamamız, ulaşım sistemini buna göre kullanmamız, yardımları da buna göre düzenlememiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.